TARİHİ YERLER
Kurşunlu Cami:
Odunpazarı semtinde, Paşa Mahallesi’ ndedir. Merdivenli kapıdan girildiğinde ortada şadırvan, sağ tarafta menzilhane, sol tarafta aşhane, karşıda cami görülür. Bu cami, Veziri-sanî Mustafa Paşa tarafından 1525 yılında yaptırılmıştır.
Cami 1961-1962 yıllarında yenilenmiştir. Caminin arkasındaki büyük kubbeli semahane, medrese odaları ve ön taraftaki sütunlu açık mekân, buranın bir Mevlevi tekkesi olduğunu kanıtlamaktadır.
Seyyit Battal Gazi Külliyesi:
Seyitgazi İlçesinde, 150 metre yüksekliğinde Üçler Tepesi’ nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Bu külliye Seyyit Battal Gazi’ ye ithafen yaptırılmıştır (1207 – 1209).
Anadolu’nun Bizans İmparatorluğu egemenliği altında bulunduğu M.S. 700 yıllarında, İslamiyet henüz Anadolu içlerine yayılmamıştı. İslamiyeti kabul etmiş olan Emeviler doğudan sık sık Bizans’a karşı Anadolu’ nun içlerine akın yaparak Anadolu’ yu ele geçirmek ve İslamiyeti yaymak istemişlerdir. 720-740 yıllarında sıklaşan bu akınlardan birinde Seyyit Battal Gazi lakabı ile anılan bu efsaneleşmiş halk kahramanı, bugünkü Seyitgazi ilçesinin bulunduğu (antik adı Nakolea) Mesih Kalesi olarak bilinen bölgede 740 yılında şehit düşmüştür. Bizans’a karşı yapılan savaşlarda büyük kahramanlıklar gösteren ve İslamiyetin Anadolu’ da yayılmasında büyük katkısı olan, yıllar yılı nesilden nesile kahramanlıkları anlatılan Seyyit Battal Gazi adına 1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaattin Keykubat’ ın annesi Ümmühan Hatun tarafından türbe ve cami yaptırılmıştır. Daha sonra Ümmühan Hatun için de burda iki katlı eyvan biçiminde bir türbe eklenmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişme dönemlerinde; onarım, yeniden yapım eklemelerle yapılan topluluk külliye halini almıştır. Osmanlı Devleti döneminde vakıflaştırılmış Cumhuriyet Dönemi’ ne kadar dini eğitim, tören ve toplantıların yapıldığı medrese ve tekke olarak kullanılmıştır.
Bugün mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan ve 1954 yılına kadar harap bir durumda bulunan külliye, bu tarihte yapılan geniş bir restorasyon çalışması ve çevre düzenlemesi ile bugünkü durumuna getirilmiştir. Yapılan ışıklandırma sistemi ile geceleri aydınlatılmakta, etkileyici görünümü, turistik ve dini amaçlı ziyaretçileri ile Seyitgazi ilçesine canlılık kazandırmaktadır.
Şeyh Edebali Türbesi:
Şeyh Edebali, Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beyin kayınpederidir. Şeyh Edebali’ nin türbesi şehrin Odunpazarı semtindeki Odunpazarı mezarlığı’ nın içindedir. Türbe, II. Abdülhamit tarafından restore edilmiştir.
Şeyh Şahabattin Türbesi:
İçinde iki sanduka bulunan ve yeni bir dikdörtgen yapı olan türbe, Kurşunlu Camiisi’ nin batısında yer almaktadır.
Yunusemre Külliyesi ve Türbesi:
Eskişehir Mihalıcçık ilçesi Yunusemre beldesinde (Sarıköy) dir. Eskişehir-Ankara demiryolu yakınından geçmektedir. Yunusemre bu dünyada yaşayan insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran bir hak aşığıdır.
Mezartaşının ön cephesinde yazılı olan “Gelin Tanış Olalım, İşi Kolay Kılalım, Sevelim Sevilelim, Bu Dünya Kimseye Kalmaz” sözlerinde Yunus Emre’nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.
Nasrettin Hoca’nın Evi:
Ünlü mizah ustası Nasrettin Hoca, 605 (1208-1209) yılında Sivrihisar’ın Hortu köyünde doğmuştur. İlk bilgilerini köy imamı olan babasının yanında öğrenmiştir. Daha sonra Akşehir’ e giderek Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim gibi devrin tanınmış alim ve ariflerinden bilgi öğrenmiş, nasip almıştır.
Hocanın ayrıca Konya Medresesi’ nde okuduğu, Akşehir’ de, Sivrihisar’ da ders okutup imamlık ve hatiplik yaptığı sanılmaktadır. Bundan başka hocaya ait olduğu ileri sürülen eski bir mezar taşı üzerindeki vefatı 683 (1284) dür. Mezarı Konya ili Akşehir ilçesindedir.
Nasrettin Hoca adı, zekası ve fıkralarıyla dünyaca tanınmış bir halk filozofudur. Hoca’ nın hayat, tabiat ve cemiyet içindeki insanı, keskin görüşler ve zeki söyleyişlerle karikatürize eden nükteleri yalnız bir milleti değil, bütün insanlığı tatmin edecek değerde olduğundan bu Türk zekası başka milletler arasında da tanınmış ve sevilmiştir. Türk halk zekası ise, bu nüktelerde kendi mizah dehasını bularak onları sevmiş, yaymış, bütünlemiş ve çoğalmıştır. Nasrettin Hoca Fıkraları batı dillerine de çevrilmiştir. Nasrettin Hoca İran, Mısır, Irak gibi ülkelerde, Kafkaslarda, Balkan ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinde de tanınan ünlü bir mizah ustasıdır.
Doğanlı Kale:
Bu kale, Seyitgazi ilçesinin Çukurca Köyü yakınındadır. Kalenin üst kısmındaki kaya “doğan” a benzediğinden bu ismi almıştır. Bir Frig eseri olan Doğanlı Kale’nin iç kısmına, Bizans ve Roma çağlarında, yeraltı geçitleri ve mezar ilave edilmiştir.Yapı, içindeki merdivenler ve odalarla delik deşik bir görünüm sergilemektedir.
Gerdek Kaya Anıtı:
Çukurca Köyü’nün 500 m güneybatısında bulunan bir ‘mezar anıtıdır. Dor stili bir tapınak cephesi taklit edilerek oyulmuş bu mezar anıtında, içerlek iki kapı ile iki ölü odasına girilmektedir.Cephesi doğuya bakan bu anıt, Yunan-Roma Çağı’nı anlatmaktadır. Alınlığın üstündeki kaya çıkıntısı üzerinde, başsız bir aslan figürü de görülmektedir.
Yazılıkaya (Midas Kenti):
Çiftelere 39 km uzaklıkta bulunan Yazılıkaya, binlerce yıl önce kayalık bir platform üzerine kurulmuştur. 1315 metre yükseklikte, dikdörtgen şeklindeki, Frigya yaylası üzerinde bulunmaktadır.
Roma devrindeki yazarlar, bu bölgenin havasının sağlıklı ve toprağının bereketli olduğundan söz etmişlerdir.Bardakçı Suyu da bu bölgeden geçmektedir. Midas Anıtı, Frigya sanatının tipik bir örneğidir. Bu anıt, bir mezar anıtı olmayıp, Frigya’da pek çok kaya anıtı örneğinde görüldüğü gibi, bir Kybele (Ana Tanrıça) heykeli koymak üzere yapılmıştır. Anıtın üzerinde Frig yazıları olduğundan “YAZILIKAYA”, yazılarda ise “MİDAS” adı geçtiğinden “MİDAS AMİTİ” denmiştir. Kült anıttır. Midas Anıtı’nın M. Ö. 550 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Kaya üzerinde, bir tapınağın cephesi biçiminde işlenmiştir. Cephesi doğuya bakmaktadır. Anıtın en ilginç yönü, üzerinde henüz çözülememiş olan ve ilk kez 1839 yılında Ch. Texiker tarafından yayınlanan, üç yazıtın bulunmasıdır.
Birinci Yazıt:
Alınlığın üzerindeki kaya çıkıntısı üzerinde bulunan 11 m uzunluğunda ve 45 cm büyüklüğündeki harflerin yazılı olduğu bir yazıttır. Frig dili ile ilintili “ATEŞ” ve “MİDAİ” sözcükleri belirgin olarak okunmaktadır. Ateş, Frigliler’in bir tanrısıdır. Midai, efsanelere göre Kral Midas’ın annesi ve ürünlerin koruyucusudur.Aynı zamanda, demirin keşfi de bu tanrıçayla ilgilidir. Bu yüzden, bu anıt ile demir endüstrisi kökeni arasında bir bağlantı vardır.
İkinci Yazıt:
Midas Anıtı’ nın iki ucunda dikdörtgen şeklindeki bir girintinin, dip duvar ve yan duvarı üzerinde, 45 cmlik harflerle işlenmiş bir yazıttır.
Üçüncü Yazıt:
Kuzey taraftaki dikdörtgen dikmenin üzerinde, yukarıdan aşağı 25 cm büyüklüğündeki harflerle yazılmıştır. Yazıtın başındaki “BABA” sözcüğü belirgin olarak okunmaktadır.
Küçük Yazılıkaya:
Midas Anıtı’nın, 210 metre güneybatısında yukarıdan aşağıya işlenmeye, oyulmaya başlanmış; ancak alt kısmı işlenilmeden kalmış bir anıttır. Midas Anıtı ile benzer yönleri vardır. Üstte süslü bir alınlık, iki yanda geometrik motifler yine üstte yatay bir motifle birleşir. Anıtın işlenmiş kısmı, 180 metredir. Bu anıtın da Midas Anıtı gibi, dinsel törenlerde kullanılmak için yapılmaya başlanmış olduğu sanılmaktadır.
Kümbet Asar Kalesi:
Kümbet Vadisi’ndeki bu kale, Frig Çağı’nın özelliklerini taşır. Kayaya oyulmuş merdivenler, yeraltı geçitleri, kaya yüzlerine işlenmiş geometrik süslemeler, tipik Frig Kaya Kalesi’nin en güzel örneklerini oluşturmaktadır.
Yapıldak Asar Kale:
Kümbet Vadisi’nin güneyinde, Yapıldak Köyü’nün kuzeybatısındadır.
Ballık Kale:
Kümbet’in doğusun-dadır. Tipik bir Frig yerleşim yeri ve gözetleme kalesi örneğidir.
Keskaya:
Karacaalan Köyü’nün batısındadır. 1953 yılında, taş blokları buradan Eskişehir’e taşınarak, Merkez Bankası’nın inşasında kullanılmıştır.
Arezastis Anıt:
Midas Kenti’nin 1500 m kuzeyindeki bir kayanın içi oyularak yapılmış bir anıttır. Bu anıtın alınlığının sağ üstündeki yazıtta, “Arezastis” sözcüğü okunabildiği için bu isim verilmiştir. Anıt 7 m yükseklikteki dik bir yüzeyin üstündedir. Bu anıtın, en ilginç yönü de Frig yazıtlarını çok iyi taşımasıdır. Bu anıtın 674 yılından önce yapıldığı ve dinsel törenler için kullanıldığı sanılmaktadır.
Bahşayiş Anıt:
Bahşayiş Köyü yakınındadır (Kümbet’in 7 km güneyinde). Motiflerle süslenmiştir. Bu anıtın da diğerleri gibi dinî törenler için kullanıldığı varsayılmaktadır. Anıtın arkasında, kayaya oyulmuş bir mezar odası bulunmaktadır.
Salon Mezar:
Yazılıkaya kabartmasının batısında, kayaya oyulmuş bir Frig eserdir. Kapısının üzerinde, karşılıklı iki aslan kabartması görülmektedir.
Alemşah Kümbeti:
Sivrihisar’da bulunan bu kümbet, Selçuklular tarafından, 1321 yılında. Melik Şah’ın kardeşi Sultan Şah adına yapılmıştır. Çatısı, piramit tarzındadır. Tarihî bir yapı olan bu kümbet, biri mescit, diğeri mezar olmak üzere iki katlıdır.
Ulucami (Emineddin-i Mikail Camii):
Sivrihisar İlçesi’nde bulunan ve kervansaray olarak kullanılan bu eser, 1257 yılında E. Mikail tarafından camiye çevrilmiştir. En ilginç yönü, düz çatısını 67 adet ağaç sütunun taşımasıdır.
Pessinus Şehri:
Sivrihisar ilçesinin 16 km güneyindeki Ballıhisar köyünde, “Tanrıça Kybele” adına, Frigyalı’lar tarafından kurulmuştur. Helenizm Çağı’nda, bu bölgeye akın eden Galatlar’ın bir kabilesi olan Tolistoboglar, bu yöreye yerleşmişler ve Pessinus, başkentleri olmuştur. Pessinus, Bergama Krallığı döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Bergama Krallığı, eski Pessinus Tapınağı’nın yerine Grek stilinde bir mermer tapınak yaptırmış ve süslemiştir. Bu tapınak, her yıl dini bayramlar sırasında kurulan panayıra, büyük bir canlılık getirmiştir. Grek hakimiyetinde iken şehrin planlan yeniden düzeltilmiş, meclis binası, yolları, kanalı, çarşı ve tiyatrosu kurulmuştur.
PİKNİK ALANLARI
Orman Fidanlığı:
Kent merkezinden batıya doğru 7 km gidildiğinde içerisinde akan Porsuk Çayı kıyısında yemyeşil ve büyük ağaçların gölgesinde geniş bir dinlenme yeri.
Bademlik:
Sehrin ilk kurulduğu ve hala Türk ve Osmanlı mimarisinin canlı örneklerini oluşturan eski Türk Evlerinin yer aldığı Odunpazarı semtinden yukarı doğru çıkınca yemyeşil badem ağaçları içersinde yer alan çay ve kahve içebileceğiniz karnınızın aç ise her türlü kebap yiyebileceğiniz aynı zamanda tabi sıcak sulu açık havuzunda ferahlayıp günün yorgunluğunu atabileceğiniz bir yer.
İnönü Planör Kampı:
Göklerin uçsuz bucaksız mavilikleri içerisinde kuşlar gibi hür ve heyecan içerisinde yeryüzünü kuşbakışı görmek istiyorsanız işte size bulunmaz bir fırsat. Türk Hava Kurumu Eğitim Merkezi’ nin bulunduğu bu kampta dünya standartlarında eğitici ve öğreticilerinin eşliğinde her türlü hava sporunu yapabilirsiniz. Planör, paraşütle atlama vb. Ayrıca tabi sıcak sulu yüzme havuzu ve piknik alanları yer almaktadır.
Sakarya Başı:
Eskişehir-Konya karayolu üzerinde Çifteler ilçesinde Sakarya nehrinin doğduğu yerde günün her saatinde balık lokantaları açıktır. Tatlı su sazanlarını canlı canlı havuzdan tutup hemen pişirebilirsiniz. Şayet canınız alabalık istiyorsa yine yanıbaşınızda bulunan havuzdan istediğiniz beğenip siparişinizi verin. Yazın gitmişseniz içki masanızı suyun içerisinde kurdurabilirsiniz. Hafta sonları adeta panayır yerini andıran bu yerde akşama kadar eğlenip açık havuzlar da balıklarla birlikte yüzebilirsiniz.
Balık Damı:
Sivrihisar’a 40 km uzakta doğa ile içiçe olacağınız biryer. Çadırınızı kurup günlerce balık avlayabilirsiniz ya da onlarca çeşidi bulunan kuşlardan istediğinizi izler, fotografını çeker, bu kuş cennetinde her çeşit kuş sesleri ile kendinizden geçersiniz.
KAPLICA VE İÇMELER
Her türlü mekanda şifa bulmak istiyorsanız uzun uzun düşünüp kaplıca broşürleri karıştırmanıza gerek yok. Eskişehir bir kaplıca kentidir.
Sakarı Ilıcaları:
Sehrimizin kuzeyinde bulunan Bozdağı aşıp 32 km gidince orman içersinde turistik belgeli tesisinin yanısıra çadır ve doğa ile iç içe olabileceğiniz şahane bir kaplıca merkezidir.
Hasırca:
Porsuk Çayını zapteden ve Porsuk Barajı üzerinde çam ormanları içerisinde yeşil ve şifanın buluştuğu yerde cilt hastalıklarına iyi gelen birisi açık iki tane de havuzun yer aldığı güzel bir mekandır.
Hamamkarahisar Kaplıcaları:
Sivrihisar-Polatlı güzergahında Hamamkarahisar Köyündedir. Eskişehir sularının tıbbi vasıflarını taşımakla birlikte cilt hastalıklarına da iyi gelmektedir.
AVCILIK VE BALIKÇILIK
Eskişehir av sahaları bakımından zengin sayılabilecek bir ildir. Ancak hayvancılık için en elverişli bölge Çatacık ormanlarıdır. Burada keklik, tavşan, yaban ördeği, ayı, yaban domuzu, çulluk, bıldırcın ve çil avlanabilmektedir. Sakarya vadisinin en karakteristik bölgesi Eskişehir’in kuzeyidir. Ormanlarla kaplı bu bölgede yaban domuzu, ayı, tavşan, çulluk, keklik vb. av hayvanları vardır. Düzensiz avlanma sonucu bu bölgenin en güzel av hayvanlarından tükenmekte olan geyik için Çatacık Ormanları geyik üretme ve koruma sahası olarak seçilmiştir.
Akarsuların yoğun olduğu Eskişehir’de balıkçılık da gelişmiş bir avcılık türüdür. Porsuk Çayı ve Sakarya Nehri tanınmış tatlı su balıkları ile avlanma sahalarıdır. Buralarda sazan, yayın ve karagöz balıkları avlanabilmektedir.
Kaynak : http://www.eskisehir.bel.tr
ilrehberi.net
Eskişehir / Odunpazarı
Her türlü soru, görüş ve talepleriniz için tüm iletişim kanallarımızdan bizimle iletişim kurabilirsiniz.